• 2022 YILINDA TÜRKİYE’DE VERİ KORUMA HUKUKU ALANINDAKİ GELİŞMELER

    Veri Koruma Hukuku 2022

    Kişisel Verileri Koruma Kanunu’nda (“KVKK”) Meydana Gelmesi Beklenen Değişiklikler

    İnsan Hakları Eylem Planı ve Ekonomik Kalkınma Eylem Planı kapsamında, KVKK’nın değiştirilmesi kararlaştırmış ve bu değişiklik gündeme alınmıştır. Planlanan değişikliklerin amacı KVKK’yı Avrupa Genel Veri Koruma Tüzüğü (“GDPR”) ile uyumlu hale getirmektir.

    Önerilen kanun değişiklikleri KVKK’da oldukça tartışmalı olan bazı maddelere işaret etmekte ve onların değiştirilmesini öngörmektedir. Değiştirilmesi önerilen önemli maddeler arasında, özel nitelikli kişisel verilerin (hassas verilerin) işlenmesinin hukuka uygunluk sebeplerini içeren 6. madde ile yurt dışına veri aktarımını düzenleyen 9. madde yer almaktadır.

    Bahsedilen değişikliklerin kısa sürede Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine alınıp değerlendirilmesi beklenmektedir. Parlamento’nun hassas verilerin işlenmesi ve yurt dışına veri aktarılması ile ilgili olarak sunulan değişikliği kısa sürede tartışması, geri kalan konulardaki değişiklikleri ise yeni yılda gündemine alması öngörülmektedir. GDPR ile uyumlu değişikliklerin tamamlanması halinde, Veri Sorumluları Sicilinin (“VERBİS”) kaldırılması beklenmektedir.

     Çerez Uygulamaları Hakkında Rehber

     

    Çerez Uygulamaları Hakkında Rehber (“Rehber”) Kişisel Verileri Koruma Kurumu (“Kurum”) tarafından Eylül 2021 hazırlanmaya başlanmasının ardından 20.06.2022 tarihinde yayımlanmıştır.

    Rehber; çerezlerin kullanımı hakkında Avrupa Birliği’nde çıkarılan rehberlere paralel açıklamalar içermekte, çerez türlerini belirtmekte, elektronik haberleşme ile KVKK arasındaki ilişkiyi ortaya koymakta ve bunun yanı sıra hangi çerezlerin kullanılmasında açık rıza gerektiğini ve açık rıza alınmasının unsurlarını, ilgili kişiyi bilgilendirme yükümlülüğünü açıklamakta, Veri Koruma Otoritesi’nin 27 Şubat 2020 tarihli ve 2020/173 sayılı çerez kullanımına ilişkin kararındaki analizlerini ve bakış açısını hatırlatmakta, ayrıca çerezler aracılığıyla yurt dışına veri aktarımı hakkında detaylı açıklamalar içermektedir.

    İlaveten, Rehber’in ekinde; veri sorumluları için bir kontrol listesi sunulmuş, çerez yasaklayıcıları ve rıza yönetim platformları bakımından iyi ve kötü uygulama örnekleri açıklanmış ve örnek bir gizlilik bildirimi paylaşılmıştır.

    Sigortacılıkta Verilerin Toplanması, Saklanması ve Paylaşılmasına Dair Yönetmelik

     

    31987 sayılı ve 18 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de Sigortacılık Verilerinin Toplanması, Saklanması ve Paylaşılmasına Dair Yönetmelik (“Yönetmelik”) yayımlanmıştır. Yönetmelik genel olarak, sigorta verilerinin işlenmesinin detaylarını düzenlemekte, üye kuruluşlardan, uzman kuruluşlardan ve diğer yetkili kullanıcılardan sigorta verilerinin toplanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemekte ve Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi’nin faaliyetleri ile Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile ilişkisini düzenlemektedir.

    Bankacılık Sektöründe Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Rehberleri

     

    Kişisel Verileri Koruma Kurumu, Kişisel Verilerin Korunmasına İlişkin Bankacılık Sektörü İyi Uygulamalar Rehberi’ni (“Bankacılık Rehberi”) 5 Ağustos 2022 tarihinde yayımlamıştır.

    Bankacılık Rehberi; bankaların KVKK ve ikincil düzeydeki mevzuata uymasına ilişkin usul ve esasları açıklamaktadır. Bunun için Bankacılık Rehberi; bankaların veri işleme faaliyetlerini ortaya koymakta, detaylı açıklamalara ve iyi uygulama örneklerine yer vermektedir. Ayrıca bu rehberler, Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na yapılacak şikayetler ve ihlal bildirimleri üzerine re’sen yürütülecek soruşturmalar için, her bir vakanın özelliğine göre ayrı değerlendirmeler yapılacağını vurgulamaktadır.

    Bankacılık Rehberleri, ayrıca 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun (“Bankacılık Kanunu”) 73. maddesiyle KVKK arasındaki ilişkiyi de açıklamaktadır. Buna göre 73. madde kapsamındaki müşteri bilgilerinin aktarımında Bankacılık Kanunu hükümleri geçerli olacaktır. Bankalar, Bankacılık Rehberi gözden geçirmeli ve Bankacılık Rehberi uygun aksiyonları almalıdır.

    Sadakat Programlarında Kişisel Verilerin İşlenmesine İlişkin Rehber Taslağı

     

    Kişisel Verileri Koruma Kurumu, 16.06.2022 tarihinde Sadakat Programlarının Kişisel Verilerin Korunması Mevzuatı Kapsamında İncelenmesine İlişkin Rehber Taslağı’nı (“Rehber Taslağı”) yayımladı. Rehber Taslağı’na ilişkin görüş bildirme süre sınırı 16.07.2022 tarihinde dolduğundan, artık Rehber Taslağı’nın son halinin yayımlanması beklenmektedir.

    Rehber Taslağı; sadakat programlarını tanımlamakta ve sadakat programları kapsamında kişisel verilerin işlenmesine ilişkin ayrıntılı açıklama ve örnekler sunmaktadır. Rehber Taslağı, veri işleme faaliyetinin amaçları dikkate alınarak uygun yasal dayanağın belirlenmesinin önemini vurgulamakta ve sadakat programları kapsamında en yaygın veri işleme amaçlarına örnekler içermektedir.

    Kurum, Rehber Taslağı’nda açık rıza kıstaslarına işaret etmiş ve esas mal ve hizmetlerin sağlanması ile bir rıza paketine yol açılmazsa, ilgili kişilerden açık rıza talep etmenin mümkün olduğunu belirtmiştir.

    Rehber Taslağı ayrıca sadakat programları kapsamındaki e-pazarlama iletişimlerine de değinmekte ve KVKK ve 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi hakkında Kanun uyarınca elektronik ileti gönderilebilmesi için ilgili kişilerden rıza alınması gerektiği belirtilmektedir.

     

     

     

  • UZLAŞMA DOSYALARI

    UZLAŞMA DOSYALARI YÜKSELİŞ TRENDİNDE Mİ?

    2020 yılının Haziran ayında yürürlüğe giren 7246 sayılı Kanun’la 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 43. maddesinde yapılan değişiklikle birlikte; teşebbüslerin, (i) kendilerine isnat edilen ihlali kabul ederek Rekabet Kurumu ile iş birliği yapmasına ve (ii) bu iş birliği sonucunda Rekabet Kurulu tarafından ilgili teşebbüse verilecek idari para cezasında %10 ila %25 arasında indirim yapılmasına olanak sağlayan uzlaşma müessesesi rekabet hukuku mevzuatına kazandırılmıştır. Uzlaşma uygulamasının usul ve esasları ise, 15 Temmuz 2021 tarihinde Rekabet Kurulu tarafından yayımlanan Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Soruşturmalarda Uygulanabilecek Uzlaşma Usulüne İlişkin Yönetmelik kapsamında ele alınmıştır. Uzlaşma müessesi ile esasen, soruşturma sürecinin kısaltılarak soruşturmaların hızlı bir şekilde sonuçlandırılması ve dava süreçlerinin neden olacağı kamusal maliyetlerin azaltılması amaçlanmaktadır. 

    Uzlaşma müessesesinin rekabet hukuku mevzuatına kazandırılmasından itibaren günümüze dek Rekabet Kurulu tarafından toplam 11 uzlaşma kararı verilmiştir. Rekabet Kurumu tarafından yürütülmekte olan (i) Natura Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, (ii) Miele Elektrikli Aletler Dış Ticaret ve Pazarlama Limited Şirketi ve (iii) Korkmaz Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Gençler Ev Araç ve Gereçleri Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi ve Punto Dayanıklı Tüketim Malları İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi’nin taraf olduğu 3 farklı soruşturma kapsamında taraflarca sunulan uzlaşma metinlerinin kabul edilmesiyle birlikte ilgili soruşturmalar Kasım ayı içerisinde sona ermiştir. Bu kapsamda, 11 uzlaşma kararından 3’ünün geride bıraktığımız Kasım ayı da göz önünde bulundurulduğunda, uzlaşma dosyalarında kademeli bir artışın söz konusu olduğu söylenebilecektir.

    Uzlaşma dosyalarındaki bu ani yükselişin altında yatan bazı önemli etkenler bulunmaktadır. Rekabet Kurulu’nun uzlaşma müessesi kapsamında uygulanabilecek en yüksek seviyedeki indirim oranlarını uygulama yönünde bir eğilim içerisinde olması, teşebbüslerin son zamanlarda artan şekilde uzlaşma başvurusunda bulunmasının önemli sebeplerinden biridir. Buna ek olarak; artan enflasyon oranları ile paralel şekilde teşebbüslerin yıllık cirolarında gerçekleşen artışlar sebebiyle, teşebbüslerin idari para cezalarını erken ödemek istemesi de uzlaşma dosyalarındaki artışa etki eden önemli bir unsur olarak değerlendirilmektedir. Tüm bu açıklamalar göz önünde bulundurulduğunda, uzlaşma dosyalarının yakın gelecekte daha da artacağı değerlendirilmektedir.

  • Aile Şirketleri’nde Kurumsallaşma: Peki Ama Nasıl?

    Aile Şirketleri

    Aile Şirketleri’nde Kurumsallaşma: Peki Ama Nasıl?

    Dünya’da ve Türkiye’de Aile Şirketleri’nin En Büyük Problemi: Devamlılık

    Dünya ve Türkiye ekonomisinin itici gücünü şirketler, bunların da lokomotifini aile şirketleri oluşturmaktadır. Gerçekten, Türkiye’deki halka kapalı anonim ortaklıkların % 95’ini, dünya genelinde ise %80’e yakınını aile şirketleri teşkil etmektedir. Aile şirketi; genellikle ailenin geçimini sağlamak ve mirasın dağılmasını önlemek amaçlarıyla kurulan, yönetim kademeleri ve önemli üst düzey görevlerde aile üyelerinin bulunduğu, sermayenin ve oy çoğunluğunun da yine aile üyelerinde olduğu ve bu sebeple şirketin kontrolünün aile tarafından sağlandığı şirket olarak tanımlanabilir.

    Yüzyıllar boyu tercih edilen bir iş yapış şekli olan aile şirketi; gelişen ve evrilen ekonomik yaşam karşısında önemli yıpranmalara uğramıştır. Bunun en önemli sebeplerinden birini, aile şirketlerinin kuruculardan sonraki kuşaklara devrinde yaşanan sorunlar yani devamlılık oluşturmaktadır.

    Aile Şirketleri Nasıl Ayakta Kalır?: Kurumsal Yönetim

          1. Genel Olarak

     

    Anılan sorunun çözümü için öngörülen en temel kavram, kurumsallaşma ve bunu sağlayacak olan kurumsal yönetim ilkeleridir. Kurumsal yönetim; hakkaniyet, şeffaflık, hesap verebilirlik ve sorumluluk sac ayakları üzerinde yükselen, ortaklığın kuruluşundan tasfiyesine değin tüm süreçte hakim olan bir ilkeler bütünüdür.

    Aile şirketlerinin kurumsal yönetim dairesinde yapılandırılması tam ve zamanında gerçekleştirilemediği takdirde, şirket genellikle ilk ya da ikinci kuşağın sonunda dağılmaktadır. Dolayısıyla, gerek aile şirketlerinin kendi çıkarları gerekse ülke ekonomileri ve giderek dünya ekonomisi için aile şirketlerinin kurumsal yönetim çerçevesinde sürdürülebilir bir yapıya kavuşması önem arz etmektedir.

    2. Araçlar

    Aile şirketlerinde kurumsallaşmanın sağlanmasında birkaç farklı aracın bir arada yahut farklı kombinasyonlarla kullanılması düşünülebilir. Bu araçlar; (i) aile anayasası, (ii) aile meclisi ve (iii) aile konseyidir.

     Aile anayasası; kısaca aile ile şirket ilişkilerinin nasıl olması gerektiğini düzenleyen yaşayan bir belgedir. Bu belgede; beklentiler, hedefler, stratejiler, başarı ölçütleri ve detaylı haleflik planlaması konularına yer verilmelidir. Yanı sıra, anılan belgenin günün ihtiyaçları doğrultusunda belirli periyotlarda gözden geçirilmesi de en az bu kurumun teşkili kadar önem arz eder.

    Aile meclisi; aile üyeleri arasındaki çatışma, kırgınlık, çekişme ve dargınlıkların, açık ve samimi bir ortamda dile getirilmesiyle giderilmesini amaç edinen şirkete dair gelecek vizyonu ve stratejisinin ortaya konulmasını sağlayan bir yapıdır.

    Aile konseyi ise; aile meclisinden farklı olarak, aile şirketinin iki unsuru olan aile ile şirket ve bunların arasındaki ilişki bakımından politikalar düzenleyen, kararlar alan ve uygulayan araçtır.

    3. Sonuç

    Yukarıda; aile şirketlerinin ekonomilerdeki önemine kısaca vurgu yapılmış ve temel problem dairesinde çözüm araçları ortaya konulmuştur. Yürürlükteki düzenlemeler çerçevesinde aile şirketlerinde kurumsal yönetim adımlarının atılması mümkün olduğu kadar elzemdir. Ancak, kurumsal yönetim ilkelerinin yerleşmesi aynı zamanda bir kültürün de yerleşmesi demektir. Bu sebeple, sadece yürürlükteki mevzuata uyum ile yetinilmemeli; meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ve çeşitli inisiyatifler ile iş birliği içerisinde aile şirketlerinde kurumsal yönetim ilkelerinin yerleşmesi için çalışmalar yürütülmelidir. Son olarak, bu denli köklü yapıları ayakta tutmak için geliştirilecek çözümlerde, hukuki omurganın iyi bir şekilde tasarlanmasının önemine dikkat çekmek gerekir.

    Yazar: Av. Barış C. CANTÜRK, LL. M.