DAO Sorumluluk Hukuku’nda Güncel Gelişmeler
DAO Sorumluluk Hukuku
DAO Sorumluluk Hukuku’nda Güncel Gelişmeler
-
- Genel Olarak
İlk kez 2016 yılında Christoph Jentzsch ile hayatımıza giren DAO (Decentralized Autonomous Organization), kripto varlık temelli yapıların uygulamasının yaygınlaşması ve toplum nezdinde popülerleşmesiyle hızlı bir yükseliş ivmesi yakaladı. Ancak birçok yeni teknolojik gelişmede olduğu gibi hukukun bu logaritmik yükselişi ancak aritmetik bir hızla takip edebilmesi sorunu, hukuki birçok uyuşmazlığı da beraberinde getirdi.
Kısaca hatırlamak gerekirse DAO, yahut mot à mot tercümesiyle Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar, en yalın ve teknik olmayan şekliyle, sanal, merkezi olmayan bir yapı içerisinde, üyelerine ellerinde bulundurdukları yönetişim (governance) token’ları vasıtasıyla akıllı sözleşmeler üzerinden organizasyonla ilgili oy, kar, yönetim ve benzeri çeşitli haklar tanıyan yapılardır[2].
Her ne kadar bu özellikteki tüm yapıları kapsar şekilde, DAO kavramıyla özdeşleşse de, US SEC raporunda da belirtildiği üzere, Jentzsch’in kurucusu olduğu DAO, Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar’dan yalnızca biridir[3]. Kripto varlık ve bağlantılı yapılarda olduğu gibi, DAO[4]’ya ilişkin hukuki tartışmalar da, hem dünyada hem de ülkemizde devam etmektedir.
Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, dünyada DAO ve sorumluluk hukukuna ilişkin ilk dava, 2 Mayıs 2022 tarihinde, Amerika Birleşik Devletleri, Kaliforniya’da açıldı. Sarcuni ve diğerleri tarafından bZx DAO ve “ortakları”na karşı açılan topluluk davası, öz olarak; mezkur DAO ve “ortakları”nın, DeFi protokolü hackinden doğan zarardan sorumlu tutulmasına ilişkindi. İlk defa bir DAO ve bu DAO’nun tokenını elinde bulunduranlar, adeta bir adi ortaklık olarak düşünülerek, hukuki bir sorumluluk talebi ile karşı karşıya kaldılar[5].
Geçtiğimiz günlerde ise, önceki adıyla bZx, yeni adıyla Ooki DAO’ya karşı bu defa Commodity Futures Trading Commission (“CFTC”) tarafından hem bir para cezası kesildi hem de ayrı bir dava açıldı. CFTC, Ooki DAO ve kurucularının; emtia borsalarına ilişkin ihlalde bulunduğu, yasadışı borsa işlemleri yaptığı ve bununla bağlantılı yükümlülüklerini ihlal ettiği gerekçesi ile 250.000 Amerikan Doları tutarında bir para cezası uyguladı. CFTC, aynı gerekçe ile de bir hukuk davası ikame etti ve Ooki DAO hakkında; çeşitli tazminat, tescil yasağı ve muhtemel ihlaller için ihtiyati tedbirler de içeren bir talepler demeti ileri sürdü. Bahse konu dava, CFTC’nin, özellikle DAO ve katılımcılarını adi ortaklık olarak nitelendirmesi açısından oldukça dikkat çekti[6].
Görüldüğü üzere, özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde; Ripple Labs, Blockfi, Bloom Protocol, ICO Rating, Kik Interactive gibi şirketlere karşı açılan davaları; DAO’lara açılan davalar izlemekte. Nitekim, gelecek günler, konuyla ilgili hukuki tartışmaları daha da arttıracağa benzemekte.
-
- Görüşümüz
Geniş olarak kripto varlık teknolojilerinin, özel olarak da Blokzincir, akıllı sözleşme, kripto para, NFT ve diğer tokenların hukuki niteliği ve sorumluluk rejimi üzerindeki tartışmalar bu çalışmanın kapsamı dışındadır[7]. Bununla birlikte, mezkur hususlara ilişkin ilgili otoriteler tarafından gerçekleştirilecek çeşitli hukuki belirlemeler hiç şüphesiz DAO’ların da hukuki rejimini tespitte önemli rol oynayacaktır.
Her ne kadar bu alandaki ilk çalışmalar, özellikle mezkur yapıların vergi hukuku boyutuna ilişkin olsa da, bu yapıların hukuki nitelendirmesi oldukça önem taşımaktadır. Nitekim ancak bu sayede işbu yapı temelli hukuki uyuşmazlıklarda sorumluluk rejimi doğru olarak tespit edilebilecektir. Sonuç olarak, bu denli yeni teknolojilere ilişkin hukuki nitelik ve sorumluluk rejimi tespiti, netleşmek için, yasa koyucuların adımlarını beklemektedir[8].
Bununla birlikte, mer’i mevzuat çerçevesinde; özellikle yukarıda yer alan hukuki uyuşmazlık örnekleri dikkate alındığında, şimdilik genel uygulamanın, DAO temelli yapılara adi ortaklık sorumluluk rejimi üzerinden yaklaşmak olduğudur. Ancak unutulmamalıdır ki, hukukun en eski alanlarında olduğu gibi bu yeni ve niş alanda da, her somut olayın özelinde, detaylı tetkikler neticesinde sonuca varmak yerinde olacaktır.
-
- Sonuç
Yukarıda kısa bir geçmişini aktardığımız DAO uyuşmazlıkları, DAO’nun özellikle kitle fonlama gibi amaçlarla yaygın olarak kullanıldığı şu günlerde, daha da yaygınlaşacaktır. Bu sebeple; bir DAO kurulurken ya da bir DAO’ya üye olunurken; hukuki niteliği ve sorumluluk rejiminin de iyi bir şekilde göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Zira, sorumluluğu merkezi olmayan bir karar mekanizmasına atarak hukuki sorumluluklardan kurtulmak amacıyla sığınılan DAO yapıları günün sonunda hem kurucularının hem de üyelerinin adi ortaklık hükümleri uyarınca birlikte sorumlu tutulmalarına sebebiyet verebilecektir.
Genel geçer bir DAO kurgusunun DAO ile ilgili menfaat sahipleri için bir sorumluluk perdesi yaratmayacağı şüphesizdir. Dahası kendi sorumluluklarını sınırlandırmak isteyen DAO kurucularının, yönetişim token’larını ellerinde bulundurarak DAO’nun aldığı kararlarda söz söyleyen üyelerini de kendileriyle birlikte sorumluk hukukunun muhatabı yapmaktadırlar. Bu itibarla, DAO’nun bizatihi kendi yapısının hem de “kurucu”ları ile “üye”leri ve üçüncü kişilerle olan hukuki ilişkilerinin her biri ayrı ayrı tahlil edilmesi, multi-disipliner ve “tailor-made” çözümler ile kurgulanmalıdır. Aksi takdirde, merkezi olmayan karar mekanizması dolayısıyla sorumluluktan kaçmak istenirken; hiç hazırlıklı olunmayan ve herkesi içerisine çeken bir talepler sarmalının içerisinde kalınabilir.
Av. Barış C. CANTÜRK, LL. M.[1]
[1] Danışman, Solak & Partners.
[2] DAO hakkında detaylı bilgi için bkz. Jentszch, C. (2016). The History of the DAO and Lessons Learned, (https://blog.slock.it/the-history-of-the-dao-and-lessons-learned-d06740f8cfa5, E.T.: 23.09.22); Tevetoğlu, M. (2021). Ethereum ve Akıllı Sözleşmeler. İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 12(1), 193–208.
[3] Securities, U., & Commission, E. (2017). Report Of Investigation Pursuant to Section 21(A) of the Securities Exchange Act Of 1934: The Dao.
[4] Dünya üzerinde, sermaye ortaklıkları gibi kar elde etmek amacıyla yahut dernekler ve vakıflar gibi ideal amaçlarla da kurulabilen DAO’ları düzenleyen çeşitli kanuni (örneğin, Wyoming) düzenlemeler yapılıyor olsa da uygulamada karşılaşılan DAO’ların genellikle bu hukuk sistemlerindeki kurallara göre değil vergi cennetlerinde sınırlı sorumluluk esasına göre kurulan sermaye ortaklıklarının unvanlarında DAO kök kelimesinin kullanılması suretiyle kuruldukları görülmektedir. Bu itibariyle kendilerini DAO olarak konumlandıran çoğu yapının olağan bir sermaye ortaklığından teknik olarak herhangi bir farkı da bulunmamaktadır. Bu itibarla, söz konusu DAO’ların kurucuları kendi sorumluluklarını ortadan kaldırmak isterken üyelerini de kendileriyle birlikte aynı sorumluluk rejiminin içerisine sürüklemektedirler.
[5] Sarcuni et al. v. bZx DAO et. al, US. District Court Southern District of California, Case No: 22CV0618 BEN DEB.
[6] CFTC v. Ooki DAO et. al, US. District Court for the Northern District of California San Francisco Division, Civil Action No: 3:22-cv-5416.
[7] Detaylı ve kapsayıcı değerlendirmeler için bkz. Güçlütürk, O. G. (2019). Türk Hukukunda Kripto Varlıkların Para ve Elektronik Para Niteliğinin İncelenmesi. Regesta Ticaret Hukuku Dergisi, 3(4), 383 – 408.
[8] Bununla birlikte, bu alanda bir paradigma değişimi gerekip gerekmediği hususu önemli bir tartışma için bkz. Çekin, M. S. (2019). Borçlar Hukuku ile Veri Koruma Hukuku Açısından Blockchain Teknolojisi ve Akıllı Sözleşmeler: Hukuk Düzenimizde Bir Paradigma Değişimine Gerek Var Mı?. İstanbul Hukuk Mecmuası, 315–341.