Metaverse: Kanun Koyucunun Bir Sonraki Büyük İmtihanı
Metaverse: Kanun Koyucu
1992’de Neal Stephenson tarafından kaleme alınan Snow Crash’te ilk kez kullanılan ve o günden bu yana çeşitli fikirlere (Secondlife gibi) ilham kaynağı olan Metaverse, geçtiğimiz yıl Facebook’un başını çektiği çeşitli teknoloji şirketlerinin el atıp bizlere geleceğimiz olarak yeniden takdim ettiği bir kavram olarak karşımıza çıkıyor. Kimilerine göre gerçek hayatı gerçeküstüne aktaran ve internetin üçüncü boyutu olan Metaverse, şu an lanse edilen o fütüristik gelecekteki gibi gerçekliği ortadan kaldıran kullanıcı deneyimleri ortaya koymaktan çok uzakta olsa da Metaverse’i anlamak geleceğin iş modellerini kurgulama noktasında büyük önem arz ediyor. Bütün dünyayı kasıp kavuran bu trend dalgasını göz ardı etmek yerine konunun hukuki boyutu da göz önünde bulundurularak bu dalgada sörf yapmanın yolları keşfedilmeli.
Çığır aşan herhangi bir teknolojik gelişmede olduğu gibi Metaverse’in de kendine özgü yeni ve karmaşık birtakım yasal sorunları gündeme getireceği gerçeği yadsınamaz. Ancak Metaverse için kanun koyucular tarafından Türkiye’yi de içine alan global ölçekte özel hukuki düzenleme yapılmasına yönelik bir çalışma bulunmuyor. Şu an Metaverse’e ilişkin hukuki meseleleri yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre çözüme kavuşturmamız gerekiyor. Özel olarak tanımlanmamış olsa da Metaverse halihazırda gizlilik ve veri koruma, tüketici hukuku, rekabet hukuku, ceza hukuku, medeni hukuk ve internet için geçerli diğer mevzuatlar gibi yasal çerçevelere tabi. Bu durum, mevcut hukuk kurallarının Metaverse’deki ihtiyaçlara cevap verip vermemesi perspektifinden de test edilecek olması anlamına geliyor.
Şu ana kadar karşımıza çıkan bütün teknolojilerden daha yoğun bir şekilde kişilerin hayatlarına entegre olacak Metaverse’de kullanıcıların çok daha fazla ve kıymetli verisinin Metaverse’i inşa eden şirketler tarafından toplanması söz konusu olacak. Kullanıcıların Metaverse’e erişim için kullanacakları donanımların üzerinde yer alan kamera ve mikrofonlar vasıtasıyla hayatlarının en mahrem anlarını kayıt altına alacağı göz önüne alındığında konunun önemi daha iyi anlaşılabilir. Bu itibarla, teknoloji şirketleri için veri güvenliğini sağlayarak kullanıcı mahremiyetinin tesisine uyum yükümlülükleri Metaverse’de de çok önemli olacak.
Metaverse dediğimiz kavramı -her ne kadar günümüz uygulamaları bu şekilde ortaya çıkıyor olsa da- herhangi bir dijital platform olarak düşünmek hatalı olacaktır. Keza Metaverse bütün dijital platformları içine alan çok katmanlı bir yapı. İşte bu çok katmanlı ve birbirleriyle entegre haldeki pek çok dijital platformu içine alan Metaverse’de belki de en önemli hukuki meseleler Metaverse’i inşa eden şirketlerin kendi aralarında kuracakları hukuki ilişkilerle ilgili olacak. Bu noktada, ilk etapta Metaverse’in sahipliğinin bir veya birkaç şirket tarafından ele geçirilmesini engelleyecek uygulamalara ihtiyaç duyulacağı düşünülebilir. Öte yandan, yeni piyasa oyuncularının Metaverse’e entegre olmasını engelleyecek uygulamaların ortadan kaldırılmasını sağlayacak sürekli denetim faaliyetlerine ihtiyaç duyulacağı gerçeği göz ardı edilemez. Örneğin, Metaverse için elzem olan donanımların (VR gözlükleri gibi) belirli dijital mecralara erişimi engelleyecek şekilde tasarlanması Metaverse’deki rekabetçi ortamı da ortadan kaldırabilir. Ayrıca teknoloji devlerinin küçük girişim şirketlerini satın alarak ortadan kaldırmalarını engelleyecek birleşme devralma kontrol mekanizmalarının Metaverse özelinde daha hassas bir şekilde kurgulanmasını gerekebilir.
Metaverse ve hukuk denildiğinde akla gelen bir diğer önemli konu ise fikri ve sınai mülkiyet haklarının Metaverse’de ne şekilde korunacağı ve kullanılacağıyla ilgili olacak. Metaverse’de yer alan dijital platformları işleten şirketlerin özen yükümlülükleri gereği gerçek hak sahiplerinin tespitine yönelik mekanizmaları hayata geçirmeleri gerekecektir. Birbirine entegre dijital platformlardan birinde lisanslanmış hakların diğer bir dijital platforma ne şekilde aktarılacağı gibi konuların bütün Metaverse’i kapsayacak şekilde çözümü için yeknesaklaşmış tip sözleşmeler üzerinden ilerlenen bir yapı ortaya çıkabilir. Örneğin, Metaverse’de fikri hak sahipliği için temel aracın blokzincirin sağladığı faydalardan (şeffaflık ve güvenlik gibi) yararlanılarak çıkarılacak NFT’ler (non-fungible token) olacağı varsayılırsa, kişilerin sahip oldukları NFT’leri kullanarak Metaverse’de gelir elde etmesini sağlayacak yapıların standart sözleşmelerle sağlanması söz konusu olabilir.
Metaverse’de uyuşmazlık çözümünün ise konunun bir diğer kompleks boyutunu oluşturacağı düşünülebilir. Metaverse’de ortaya çıkan hukuki uyuşmazlıkların çözümü için çok hızlı karar alabilen dijital tahkim heyetlerinin oluşturulmasu söz konusu olabilir. Şu anda bile blokzincir ile ilgili uyuşmazlıkların dağıtık sistemler üzerinden karar verilerek çözümlenmesi için konsept çalışmalar yapıldığı düşünülürse Metaverse’de de geleceğin buraya evrileceği çıkarımı pekâlâ yapılabilir.
Son olarak, Metaverse’in blokzincir tabanlı uygulamalar ile şekillendirildiği bir senaryoda ise konunun komplekslik boyutuna bir de merkeziyetsiz sistemlere ilişkin katmanlar eklenerek mevcut hukuki sistemlerin sınırları iyice zorlanacağı sonucuna ulaşılabilir. Bir blokzincirin nodları tarafından veri işlenmesi ya da DAO’lar (decentralized autonomous organization) tarafından fikri mülkiyete konu eserlerin meydana getirilmesi gibi konularla ilgili hukuki meselelerin mevcut hukuk kuralları bağlamında net olarak çözüme kavuşturulamadığı göz önüne alındığında Metaverse’in hukuki boyutunu düzenlemede yürürlükteki mevzuatın ötesinde sofistike hukuk kurallarına da ihtiyaç duyacağımız sonucuna ulaşılabilir.
Av. Mutlucan Solak
Solak&Partners Avukatlık Bürosu
mutlucan@solakpartners.com